Bali adasından otobüsle kolayca geçilen Java adasında görmek istediğim yerler, ijen yanardağı, bromo yanardağı ve borobudur tapınağı. Normalde Endonezya’da gezmeye Jakarta dan başlayıp bunları görüp Bali ye geçiliyor. Benim uçuş Bali adasında başladığı için rotayı tersten yapmış oldum. Java adasında ulaşım için treni tercih ettim. Bu ada büyük ve tren yolculuğu baya uzun sürüyor. 7 saat ve 13 saatlik iki tren yolculuğu yaptım. Trenler çok rahat, klimalı ve en önemlisi manzara acayip güzeldi. Tropikal ormanlar, tarlalar, dağlar, köyler, evler, yollar, motosikletler izleye izleye yol nasıl geçiyor anlamıyorsunuz.
Java adasına kadar Bali’de otobüs ile gelip, feribot ile Bali’den Java ya geçiyorsunuz. Bu feribot yolculuğu kısa ama aynı zamanda bir özelliği daha var. Zamanda yolculuk yapıyorsunuz ve 1 saat geriye gidiyorsunuz. Bali ile Java adası arasında zaman farkı var. Ben kol saatini geri almamışım farkında olmadan ilk gün öyle gezdim.
Banjuwangi – Endonezya
Java adasına geçince ilk şehir olan Banjuwangi de kaldım. Burası müslüman yoğunlukta bir ada, Bali ise Hinduizm yoğun bir adaydı. Din değişince tüm tarz da değişti çok ilginç. Sokaklar, evler, yemekler, süslemeler her şey değişti ama insanların gülen yüzü değişmedi. Endonezya’da insanlar çok sıcak ve yardımsever. Asya’nın geneli böyle demek isterdim ama benim deneyimimde çok öyle olmadı. Banjuwangi de kaldığım yeri Booking.com dan seçtim ama burası bir guesthouse yani aslında ailenin kaldığı ev, odalarını kiraya veriyorlar. Zaten yanlarında yazıyor guesthouse diye. Yorumlar oldukça iyiydi ev sahibi ile ilgili bir de ijen dağına tur da yapıyorlar. Onunla ilgili yorumlar da iyiydi bende seçtim. Otobüsle feribottan inince bir çocuk daha indi o merkeze gidecekmiş. Yerel dili biliyordu mototaksiler ile pazarlık yaptı ben çok istemesemde çantalar ile küçücük motora bindik, eve kadar nasıl geldik sormayın.
Banjuwangi ile ilk izlenimlerim temiz, renkli sokakları, çok az hatta yok denecek kadar az turist vardı. O yüzden herkes konuşmaya çalıştı ama İngilizce oranı da yok denecek kadar az. Ev sahibi ise makine mühendisi okumuş ama yapmamış o işi benim gibi. Eskiden tur yapıyormuş şimdi sadece organize ediyormuş. Akşam biraz sohbet ettik, din ve siyaset ile fazla konuşmak istedi ben çok istemedim kaçtım 🙂
Ertesi gün arkadaşı geldi o da benzer işi yapıyormuş. Bugün işim yok benzin alırsan seni gezdireyim dedi olur dedim. Depo sanırım 10 tl ye doluyor öyle bir para için tüm gün dolaştık. Önce evine gittik evin içi 1960 lar gibiydi, eşi ve çocukları ile tanıştım. Banjuwangi için turistlik kitapları gösterdi, çok renkli balıkçı limanı vardı buraya gitsek dedim anlaştık yola düştük. Arabayla bir saat kadar gidince limana ulaştık. Liman gemi ile doluydu ve gemiler acayip renkli, çok güzeldi. Rehberim namaza gitti bende limanda dolaştım. Balıkçılar ağlarını örüyordu hepsi su iç su iç diye ikram etti, bir de benim fotoğrafımı çek yarışı oldu. İngilizce yine yok el kol anlaşıyoruz. Balıklar sabah çok erken satılıyormuş onu görmek için geceden gelmek gerekiyormuş.
İjen yanardağa nasıl çıkılır?
Ijen yanardağı turu için ev sahibi ile anlaştım ve hiç pazarlık etmedim, zaten yorumlarda iyi fiyat verir diyordu. Bir de Bali adasından sonra Banjuwangi de fiyatlar zaten çok düşük, hatta 3 de 1 oranında düşük. 350 bin idr a ijen dağı için anlaştık. 100 tl gibi bir para yapıyordu. Dağa gece 2 gibi yola çıktık. Benim evde kalan Alman çift, başka evden Fransız kardeşler ve bir de Endonezyalı çocuk düştük yola. Yol asfalt ve gayet düzgündü. Sadece ışık yoktu karanlıkta çıktık dağa, yanımızdan sürekli scooter ile geçenler oldu. Genelde yerel halk dağa scooter ile çıkıyor çok daha ucuza tabiki. Bu arada dağa giriş ücreti var ve yabancılar için farklı fiyat deniyor, bizim tura giriş bilet fiyatı da dahildi. Bilet parasını öğrenemedim o yüzden.
Dağa çıkmak için 3 saat kadar araba ile gittikten sonra park alanına geldik, burada çay vs satılıyor. Bir de kıyafet yetmezse diye kiralık mont var. Fransız kardeşler tişörtle gelmiş dedim donacaksınız mont kiralayın, koyun postundan çok güzel montlar aldılar 🙂 ama iyi yaptılar çünkü tepe soğuktu biraz. Park alanından sonra karanlıkta yürümeye başladık, bende el feneri aldım bizim rehberden. Yol nasıl kalabalık bazen yürüyemiyor duruyoruz, gecenin 4 ü dağda kalabalık çok acayipti. Dolunay vardı ve çok karanlık değildi, yürüdükçe ısındık. Gündüz gelenler bir ağaç dibinde uyuyordu. Ortamdaki en ilginç şey ise bunlar değil taksi idi. Evet dağda taksi var isterseniz. İnsan gücü ile çalışan tuktuk. Köşelerde bekleyip taksi taksi diyorlar, o yokuşta abilere kimse kendini taşıtmayı kendine yedirmedi tabi ama fenalaşan bir teyze oldu onu taşıdılar. Çocukla gelirseniz belki taksi işe yarayabilir hemde abiler üç beş para kazanır.
Ijen dağı tepesine ulaşınca çok dik bir uçtan aşağıdaki mavi alevleri gördük. Fotoğraf çekmek için öne geçeyim dedim ama çok dik yamaç ve kaygan. Karanlıkta zaten volkanın içine yuvarlansanız kimse kurtaramaz. Bu bölgede gaz maskesini kullandım çünkü kükürt oranı baya arttı. Sarı kükürtleri yerel halk çıkartıp satıyor. Hatta heykeller yapmışlar onları hediyelik satıyorlar. İlk defa aktif bir volkan görmüş oldum ve doğanın karşısında ne kadar aciz olduğumuzu anladım. Bu dağlar aktif ama tehlike arz etmiyor şu an. Yalnız bu hep böyle değilmiş yaklaşık 10 yıl önce sanırım patlamalar olmuş hatta ölenler olmuş dağdan gelen taşlardan. Mavi ateşi gördükten sonra yürümeye devam ettik ve güneşin doğuşunu bekledik. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel dağ gündoğumu oldu benim için. Güneşin çıkması ile de yanardağın içini ve haşmetini daha iyi görmüş olduk. Sonra dönüşe geçtik inmek çıkmaktan daha zor oldu. Her zaman dağdan inmek daha zordur zaten. Neyse kırık bacağım çok sorun olmadı. Yanardağ görmüş garip şehirliler olarak yorulduk ve arabada uyudu herkes. Ne kadar kükürt koktuğunu ise duş aldıktan sonra kıyafetlerden anladım.
Banjuwangi de çok büyük kumsal sahiller varmış ve buraya yılın her döneminde farklı deniz kaplumbağaları geliyormuş. Ertesi gün tren biletimi aldıktan sonra bunu öğrenmiş olmam kötü oldu. Bileti almasaydım kaplumbağalar için beklerdim sahilde. Neyse bunlar hep tekrar gelmek için sebeb. Tren biletini almak için istasyona gitmiştim ama gerek yokmuş internetten alınabiliyormuş. Tren istasyonunda kiosk var oradan bileti bastırabiliyorsunuz.
Bromo dağı için Malang şehrine gidiş
Tam bir şehire alışıyorum sokakları yemek yenilecek yerleri keşfediyorum ayrılık vakti geliyor. Bromo dağı için Banjuwangi den malang şehrine tren biletini 62 bin idr a aldım 17 tl kadar yapıyordu. Bu para ile yaptığım en güzel tren yolculuğu idi. Sabah 5 de olması istasyona ulaşımı biraz zorlaştırdı ama olsun. Ev sahibi ona da yardımcı oldu. Güneşin doğuşu ile tropikal tren yolculuğu başladı. Ne yalan söyleyelim tam hayal ettiğim gibiydi. Bütün ülkeyi trenle gezmeyi tavsiye edebilirim ama tek değil arkadaşlar ile çok daha keyifli olabilir. 7 saatlik yol nasıl bitti anlamadım bir baktım gelmişiz. Etrafı izlemekten hiç sıkılmadım.
Bali sonra Banjuwangi şimdi de Malang. Şehirler gittikçe eski zamana gitmeye başladı. Malang çok daha büyük ve kalabalık ama bir o kadar da eski bir şehir. Sanırım 5 tane üniversite varmış o yüzden tam bir öğrenci şehri aynı zamanda. Öğrenci şehirlerini hep sevmişimdir, bizim Eskişehir gibi. Her zaman daha renkli, daha çok cafe ve park olur. Bu şehirde ayrıca daha önce görmediğim mavi dolmuş var. Bizim mavi dolmuşlar gibi ama daha küçük. Yakın yere gitmek için ise üç tekerlekli bisiklet var. Bunları genelde yaşlı amcalar kullanıyor, insan kıyamıyor ama onlar da böyle para kazanıyor diye üç kez bindim. Yavaş gibi görünebilir ama baya hızlılar.
Tren istasyonuna yakın kaldığım hostel oldukça iyiydi, bromo dağı turunu da buradan aldım. Bromo biraz pahalı ama internetten başka turlara da baktım hep pahalıydı. Sebebi için hosteldekiler giriş bileti yabancılar için çok daha pahalı o yüzden dediler. Hostel güven verdi ve turu buradan aldım. 600 bin idr yaklaşık 160 tl tur ve giriş ücreti.
Bromo dağına nasıl gidilir?
Bromo dağı turu 3 aşamadan oluşuyor. Birinci aşama 4 çeker Toyota ile evet nedense hepsi Toyota ile Endonezya’nın simgesi haline gelmiş manzaraya gitmek. Bu manzaranın önemi hala dumanı çıkan dağ solda, bromo dağı ortada ve tam arkasında da diğer dağ var. Bromo, Hinduizm için kutsalmış ve yanında tapınak varmış. Vadinin içinde hiç bitki yok çünkü volkanik toz ile kaplı. Buraya gün doğumunu izlemek için gece 2:00 de yola çıktık. Yolun büyük kısmını araba ile geldik ve güneşin çıkmasını bekledik. İzleme noktası çok kalabalık ve soğuk. Açıkçası çok turist yoktu daha çok yerel insanlar var. Manzara içindeki sis yanardağdan çıkan dumandan geliyor, rüzgar ile de Bromo”nun etrafında dolanıyor. Manzara da muhteşem oluyor. Ölmeden önce görülecekler listesine kesin girer bir manzaraydı. Manzaranın bir özelliği ise canlı olması yani duman her zaman aynı oranda değil. Bazen coşuyor, bir de arkadaki büyük dağın tepesinden de bazen duman çıkıyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2011 de büyük bir patlama ile baya duman ve kaya fırlamış buradan. Bromo kutsal sayıldığı için yanında yaşayan son bir köy kalmış ama burada hastalık oranı yüksekmiş çünkü çıkan duman aslında zehirli ve uzun süre temas etmek iyi değil.
Bromo dağı turu 2. aşamasının adını Mad Max koydum çünkü ortam tam anlamıyla öyle. Bu kısımda güneş doğduktan sonra araçla aşağı dağın yanına indik. Ay tozu denilen yerde yürüdük. Burada dağdan çıkan toz ile oluşan çöl var. Dağın yanına gelince ne kadar büyük olduğunu fark ediyorum. Bromo dağının yanında tapınak var ve buradan volkanik dumanın çıktığı yere gitmek için çok sayıda at var. Etraf tam bir curcuna, motosikletler, 4 çeker araçlar, atlar, toz, duman, maskeler… Atla mı gitsem derken dağa yürümeyi seçiyoruz çünkü yolda fotoğraf çekmek istiyoruz.
Turun son aşaması gürleyen volkanın kenarına çıkmak. Merdiven yapmışlar ve yanardağın üstüne yürüyoruz. Akıllı adamın yapacağı şey değil ama zaten deli olduğumuz için buradayız. Eskiden halk volkanın içine girip dua edermiş ama artık girilmiyor. Doğa inanılmaz güzel, kendimi başka zamanda, başka gezegende hissediyorum. Bromo turu Endonezya’da yapılacaklar listesinde ilk sıraya girer bence.
Yogyakarta ve Borobudur Tapınağı – Endonezya
Java adasında son olarak Yogyakarta şehrine gitmek için trene biniyorum. Bu sefer yol çok daha uzun sürüyor. Manzara yine aynı ama bu sefer biraz yorulduğumu hissediyorum zaten sonra da hasta oldum bu şehirde. Kaldığım hostel merkezi yerde ve çok güzeldi, içindeki tasarımları sevmiştim. Yogyakarta dan borobudur a gitmek i,in otobüs varmış ama gün doğumu görmek için de turlar varmış. Tur 100 bin idr yaklaşık 23 tl olunca turla gideyim hemde gün doğumunu göreyim dedim. Tur için çok seçenek vardı. Tapınak içinde ya da tepeden Tapınağı gören yer varmış, tepe güzel dediler ona gittik gece 3 de yine yollara düşüp. Açıkçası tepede çok bir şey göremedim sonra tapınağa gittik. Giriş ücreti tura dahil değildi, tur aslında sadece ulaşım oldu. Giriş ücreti 350 bin idr yaklaşık 95 tl ile çok pahalıydı bir tapınak için açıkçası. Tamam güzel tapınak ama bileti pahalı. Bu fiyat yabancılar için bu arada yerel halk çok ucuza giriyor o yüzden içerisi çok kalabalık.
Ertesi gün hastalandım ve son tapınağı gezemedim. Sonra da Endonezya’da son adaya lombok adasına uçak bileti almıştım ona geçtim. Böylece Java adası macerası son buldu. Sevdim seni Java yine görüşmek üzere hoşçakal.